Tarihimizdeki İşbirlikçiler
Hey’et-i Nasiha’dan “Âkil Adamlar”a...
Yakın tarihte karşılaştığımız hainliklerin bugünle ne kadar örtüştüğünü gözler önüne sereceğiz. İlim adamlarımızın görüşlerini vereceğiz. “Âkil” dediklerinin tiynetlerini niyetlerini ortaya koyacağız. Halkımızın üzerine gidilirken, millî irade boğulurken kenara çekilmeyeceğiz! Hakikatleri gözler önüne sereceğiz...
Hey’et-i Nasiha’nın bugünkü ruh ikizleri
Hey’et-i Nasiha’nın işleyişi, gazetelerin bahsedişi, neler yapacaklarına dair görüşler, A. Öcalan’ın talebi üzerine teşkil edilen “Âkiller” grubuyla neredeyse aynı. Damat Ferit’in nasihat heyeti halkı yatıştırmak, İngilizleri sempatik göstermek istiyordu. Şimdi ise PKK’ya yol açılıyor
İşgalcileri haklı göstermek için Damat Ferit Paşa’nın kurduğu Hey’et-i Nasiha’dan bahsetmiş ve gazetelerde nasıl yer aldığını aktaracağımı belirtmiştim.
Doç. Dr. Mevlüt Çelebi, tarihi bugüne taşıyan ve önemli bir çalışmaya imza atmış ve daha 1992’de, bugünü görmemizi sağlayacak bir kitap çıkarmıştır. Doç. Dr. Çelebi’nin ilmî çalışmasını, meselenin siyasî yüzünün Türk halkına nelere mal olduğunu göstermesi bakımından bugünle kıyaslamak şarttır. Onun için başlığımız “Hey’et-i Nasiha’dan Âkil Adamlar’a İşbirlikçiler” dir.
Hey’et-i Nasiha’nın işleyişi, gazetelerin bahsedişi, neler yapacaklarına dair görüşler, inanılmaz derecede bugünkü iktidarın A. Öcalan’ın talebi üzerine teşkil ettiği “Âkiller” grubuyla neredeyse bire bir örtüşüyor.
Damat Ferit’in nasihat heyeti halkı yatıştırmak, İngilizleri sempatik göstermek istiyordu. Böyle düşünmeseler dahi netice budur. Şimdiki PKK sempatizanları, aynı İngiliz Muhipleri Cemiyeti’nin halkı yumuşatıcı tavrı gibi tavır sergiledikleri apaçık ortada. Üstelik, yine Öcalan’ın talebi üzerine “Âkiller” arasında yer almışlardır.
HEY’ET-İ NASİHA NE YAPACAKTI?
Nasihatçılar, Nisan 1919’da, Anadolu’ya gönderileceklerdi. İstanbul matbuatında haberler çıkmaya başlamıştı.
Doç. Dr. Mevlüt Çelebi (Mevlüt Hoca, ayrıca sorularımı da cevaplandırmıştır, sonra vereceğim.) Nasihat Heyetleri’yle ilgili haberlerin nasıl yer aldığını şöyle verir:
“11 Nisan 1919 tarihli İKDAM gazetesi; ’Meclis-i Vükelâ’nın Anadolu’ya iki heyet göndermeye karar verdiğini, bu heyetlerin Anadolu’nun muhtelif yerlerini gezerek halka, unsurlar arasında uzlaşma ve vatandaşlık hissi telkin edeceğini, bu heyetlerden birisine Şehzade Abdülhalim Efendi’nin, diğerine de, Şehzade Abdürrahim Efendi’nin başkanlık yapacaklarını’yazmıştı. Yine bu gelişmeleri değerlendiren SABAH gazetesi 14 Nisan tarihli başyazısını heyete ayırarak şunları yazmıştı: ’Damat Ferid hükümeti, bir yandan yabancı ülkelere karşı durumumuzu düzeltmeye çalışırken, diğer yandan içişlerimizi normal durumuna geri çevirmek ve İttihatçıların yanlışlıklarını ortadan kaldırmak için uğraşıyor. Damat Ferid kabinesi... ahaliyi irşad ve tenvir, hükümet-i hâzırın bilâ-tefrik cins ve mezhep bütün unsurlara karşı beslediği hissiyat-ı hayırhaneyi ve zât-ı hazret-i padişahının selâm-ı hümayunlarını ahaliye tebliğ için uğraşıyor... Hey’et-i Nasiha, Anadolu’yu adım adım dolaşarak halkın, haklı ve yasal isteklerini dinleyerek herkesi irşad ve tenvir ederek, muhtelif unsurlar arasındaki eski sevgi ve muhabbeti ihyaya çalışacaktır.” (Doç. Dr. Mevlüt Çelebi, Hey’et-i Nasîha: Anadolu ve Rumeli Nasihat Heyetleri, 1992)
O zamanın haberlerini okudunuz... Bugünümüzle bu kadar mı benzer?!
DAMAT FERİT NELER YAPMIŞTI?!
Damat Ferit “yabancı ülkelere karşı durumumuzu düzelt[mek için]” diyor. ABD ve Batı’nın iktidar’dan, “Türk” ün silinmesini istemesini ve te’vil dahi edemeyecekleri uygulamalarını görmedik mi?!
Devam edelim:
Damat Ferit, hey’etten, “Halka, unsurlar arasında uzlaşma ve vatandaşlık hissi telkin [etmesini]” istiyor.
Çünkü, dış destekli azınlıklar şımarmış ve mecburen bu şımarıklığa karşı Türk unsur tedirgin olmuş ve ister istemez “tedbir” düşünmüş, tartışmalar, çatışmalar başlamıştı.
İçlerinde “Türk” ve “Türk bayrağı” düşmanlarının ağırlık taşıdığı, diğerlerinin sırf menfaat için katıldığı “Âkil Adamlar” niye teşkil edildi? Halka PKK’lıların nasıl “iyi insanlar” olduklarını anlatmak için değil mi? Aksini iddia eden, “barış” diyen tuzağa düşer; PKK’ya ve işbirlikçilerine hizmet eder!
Yukarıdaki alıntıda şu cümleler çok önemli:
“Damat Ferid kabinesi... ahaliyi irşad ve tenvir, hükümet-i hâzırın bilâ-tefrik cins ve mezhep bütün unsurlara karşı beslediği hissiyat-ı hayrhahaneyi ve zât-ı hazret-i padişahının selâm-ı hümayunlarını ahaliye tebliğ için uğraşıyor.”
Yani; Nasihat Hey’eti, halka yol gösterecek ve aydınlatacak, mevcut hükûmetin (Damat Ferit Kabinesinin), hangi etnisite, millet ve mezhepten olursa olsun ayırım gözetmeden hayır isteyen hislerini ve padişahın selâmını halka ulaştıracak.
Bu dizimizin başında ne demiştim: Cehenneme giden yol iyi niyet taşlarıyla döşenmiştir... Sözler güzel ama, dış destekli şımaranlar kimler? Ve bu bütün “hayırlar” kimin adına?
Şimdiki “Âkiller” Ak Parti-PKK selâmını halka tebliğ etmiyorlar mı?
Kaçakçıların bile yolu açıldı... Uludere’de, basın-yayın organlarına intikal ettiği için haberimiz oldu, kaçakçıları askerler gördükleri hâlde, yakalayabildiler mi? Geri çekilip kurulan düzenekle güzel güzel kaçakçılık etmelerine izin vermediler mi? Kimin emriyle Elbette “iktidar edenler”in emriyle... Şimdi kaçakçılık, en kârlı sektördür. Artık katırları da bırakmışlar, kamyonlarla taşıyorlardır! Tabiî aralarında PKK militanları istedikleri gibi girip çıkıyorlar, aileleriyle hasret gideriyorlar, gerektiğinde kalıyorlar, mevzi tutuyorlar! Belki göstermelik de olsa sınır dışına çıkarlarsa, döndüklerinde nasıl savaşacaklarının hazırlığını görüyorlardır.
Damat Ferit Kabinesinde Dahiliye Nazırı olan Mehmet Ali Bey, Monitör gazetesine verdiği demeçte de şunları söylüyor: “Bu heyetlerin gönderilmesinin bir amacı vardır. Türkiye’deki anasır-ı muhtelife arasında var olması gereken ahenk ve barışı temin etmek. Padişah, görüşümüzü tamamıyla tasvip etmektedir. Bu heyetlerin gönderilmesine, padişah ile sadrazam arasındaki görüş alış verişinden sonra karar verilmiştir. Padişah, ahengin sağlanmasını ve savaştan etkilenen imparatorluk içindeki değişik milletlerin ittihat içinde olmalarını istiyor.”
Gazeteci, “Başarı ümit ediyor musunuz?” diye soruyor, Dahiliye Nazırı, “Şüphesiz, heyette Ermeni ve Rumların da bulunması muvaffakiyet için bir zandır.” cevabını veriyor.
O zamanki şartlarda Azınlıklarla problem yaşanıyor, şimdi ise PKK var. Hey’et-i Nasiha içinde, PKK’yı “kurtuluş ordusu” gören zevat belli bir ağırlıktadır.
Zamanında, Nasihat Heyetleri’ni Vahdettin, sarayında ağırlamış ve onlara bir konuşma yapmıştı. Tıpkı R. T. Erdoğan’ın yeni Hey’et-i Nasiha’ya yaptığı gibi!
Yarın: Yabancılar hep ’maşa’ kullandılar
Yakın tarihte karşılaştığımız hainliklerin bugünle ne kadar örtüştüğünü gözler önüne sereceğiz. İlim adamlarımızın görüşlerini vereceğiz. “Âkil” dediklerinin tiynetlerini niyetlerini ortaya koyacağız. Halkımızın üzerine gidilirken, millî irade boğulurken kenara çekilmeyeceğiz! Hakikatleri gözler önüne sereceğiz...
Hey’et-i Nasiha’nın bugünkü ruh ikizleri
Hey’et-i Nasiha’nın işleyişi, gazetelerin bahsedişi, neler yapacaklarına dair görüşler, A. Öcalan’ın talebi üzerine teşkil edilen “Âkiller” grubuyla neredeyse aynı. Damat Ferit’in nasihat heyeti halkı yatıştırmak, İngilizleri sempatik göstermek istiyordu. Şimdi ise PKK’ya yol açılıyor
İşgalcileri haklı göstermek için Damat Ferit Paşa’nın kurduğu Hey’et-i Nasiha’dan bahsetmiş ve gazetelerde nasıl yer aldığını aktaracağımı belirtmiştim.
Doç. Dr. Mevlüt Çelebi, tarihi bugüne taşıyan ve önemli bir çalışmaya imza atmış ve daha 1992’de, bugünü görmemizi sağlayacak bir kitap çıkarmıştır. Doç. Dr. Çelebi’nin ilmî çalışmasını, meselenin siyasî yüzünün Türk halkına nelere mal olduğunu göstermesi bakımından bugünle kıyaslamak şarttır. Onun için başlığımız “Hey’et-i Nasiha’dan Âkil Adamlar’a İşbirlikçiler” dir.
Hey’et-i Nasiha’nın işleyişi, gazetelerin bahsedişi, neler yapacaklarına dair görüşler, inanılmaz derecede bugünkü iktidarın A. Öcalan’ın talebi üzerine teşkil ettiği “Âkiller” grubuyla neredeyse bire bir örtüşüyor.
Damat Ferit’in nasihat heyeti halkı yatıştırmak, İngilizleri sempatik göstermek istiyordu. Böyle düşünmeseler dahi netice budur. Şimdiki PKK sempatizanları, aynı İngiliz Muhipleri Cemiyeti’nin halkı yumuşatıcı tavrı gibi tavır sergiledikleri apaçık ortada. Üstelik, yine Öcalan’ın talebi üzerine “Âkiller” arasında yer almışlardır.
HEY’ET-İ NASİHA NE YAPACAKTI?
Nasihatçılar, Nisan 1919’da, Anadolu’ya gönderileceklerdi. İstanbul matbuatında haberler çıkmaya başlamıştı.
Doç. Dr. Mevlüt Çelebi (Mevlüt Hoca, ayrıca sorularımı da cevaplandırmıştır, sonra vereceğim.) Nasihat Heyetleri’yle ilgili haberlerin nasıl yer aldığını şöyle verir:
“11 Nisan 1919 tarihli İKDAM gazetesi; ’Meclis-i Vükelâ’nın Anadolu’ya iki heyet göndermeye karar verdiğini, bu heyetlerin Anadolu’nun muhtelif yerlerini gezerek halka, unsurlar arasında uzlaşma ve vatandaşlık hissi telkin edeceğini, bu heyetlerden birisine Şehzade Abdülhalim Efendi’nin, diğerine de, Şehzade Abdürrahim Efendi’nin başkanlık yapacaklarını’yazmıştı. Yine bu gelişmeleri değerlendiren SABAH gazetesi 14 Nisan tarihli başyazısını heyete ayırarak şunları yazmıştı: ’Damat Ferid hükümeti, bir yandan yabancı ülkelere karşı durumumuzu düzeltmeye çalışırken, diğer yandan içişlerimizi normal durumuna geri çevirmek ve İttihatçıların yanlışlıklarını ortadan kaldırmak için uğraşıyor. Damat Ferid kabinesi... ahaliyi irşad ve tenvir, hükümet-i hâzırın bilâ-tefrik cins ve mezhep bütün unsurlara karşı beslediği hissiyat-ı hayırhaneyi ve zât-ı hazret-i padişahının selâm-ı hümayunlarını ahaliye tebliğ için uğraşıyor... Hey’et-i Nasiha, Anadolu’yu adım adım dolaşarak halkın, haklı ve yasal isteklerini dinleyerek herkesi irşad ve tenvir ederek, muhtelif unsurlar arasındaki eski sevgi ve muhabbeti ihyaya çalışacaktır.” (Doç. Dr. Mevlüt Çelebi, Hey’et-i Nasîha: Anadolu ve Rumeli Nasihat Heyetleri, 1992)
O zamanın haberlerini okudunuz... Bugünümüzle bu kadar mı benzer?!
DAMAT FERİT NELER YAPMIŞTI?!
Damat Ferit “yabancı ülkelere karşı durumumuzu düzelt[mek için]” diyor. ABD ve Batı’nın iktidar’dan, “Türk” ün silinmesini istemesini ve te’vil dahi edemeyecekleri uygulamalarını görmedik mi?!
Devam edelim:
Damat Ferit, hey’etten, “Halka, unsurlar arasında uzlaşma ve vatandaşlık hissi telkin [etmesini]” istiyor.
Çünkü, dış destekli azınlıklar şımarmış ve mecburen bu şımarıklığa karşı Türk unsur tedirgin olmuş ve ister istemez “tedbir” düşünmüş, tartışmalar, çatışmalar başlamıştı.
İçlerinde “Türk” ve “Türk bayrağı” düşmanlarının ağırlık taşıdığı, diğerlerinin sırf menfaat için katıldığı “Âkil Adamlar” niye teşkil edildi? Halka PKK’lıların nasıl “iyi insanlar” olduklarını anlatmak için değil mi? Aksini iddia eden, “barış” diyen tuzağa düşer; PKK’ya ve işbirlikçilerine hizmet eder!
Yukarıdaki alıntıda şu cümleler çok önemli:
“Damat Ferid kabinesi... ahaliyi irşad ve tenvir, hükümet-i hâzırın bilâ-tefrik cins ve mezhep bütün unsurlara karşı beslediği hissiyat-ı hayrhahaneyi ve zât-ı hazret-i padişahının selâm-ı hümayunlarını ahaliye tebliğ için uğraşıyor.”
Yani; Nasihat Hey’eti, halka yol gösterecek ve aydınlatacak, mevcut hükûmetin (Damat Ferit Kabinesinin), hangi etnisite, millet ve mezhepten olursa olsun ayırım gözetmeden hayır isteyen hislerini ve padişahın selâmını halka ulaştıracak.
Bu dizimizin başında ne demiştim: Cehenneme giden yol iyi niyet taşlarıyla döşenmiştir... Sözler güzel ama, dış destekli şımaranlar kimler? Ve bu bütün “hayırlar” kimin adına?
Şimdiki “Âkiller” Ak Parti-PKK selâmını halka tebliğ etmiyorlar mı?
Kaçakçıların bile yolu açıldı... Uludere’de, basın-yayın organlarına intikal ettiği için haberimiz oldu, kaçakçıları askerler gördükleri hâlde, yakalayabildiler mi? Geri çekilip kurulan düzenekle güzel güzel kaçakçılık etmelerine izin vermediler mi? Kimin emriyle Elbette “iktidar edenler”in emriyle... Şimdi kaçakçılık, en kârlı sektördür. Artık katırları da bırakmışlar, kamyonlarla taşıyorlardır! Tabiî aralarında PKK militanları istedikleri gibi girip çıkıyorlar, aileleriyle hasret gideriyorlar, gerektiğinde kalıyorlar, mevzi tutuyorlar! Belki göstermelik de olsa sınır dışına çıkarlarsa, döndüklerinde nasıl savaşacaklarının hazırlığını görüyorlardır.
Damat Ferit Kabinesinde Dahiliye Nazırı olan Mehmet Ali Bey, Monitör gazetesine verdiği demeçte de şunları söylüyor: “Bu heyetlerin gönderilmesinin bir amacı vardır. Türkiye’deki anasır-ı muhtelife arasında var olması gereken ahenk ve barışı temin etmek. Padişah, görüşümüzü tamamıyla tasvip etmektedir. Bu heyetlerin gönderilmesine, padişah ile sadrazam arasındaki görüş alış verişinden sonra karar verilmiştir. Padişah, ahengin sağlanmasını ve savaştan etkilenen imparatorluk içindeki değişik milletlerin ittihat içinde olmalarını istiyor.”
Gazeteci, “Başarı ümit ediyor musunuz?” diye soruyor, Dahiliye Nazırı, “Şüphesiz, heyette Ermeni ve Rumların da bulunması muvaffakiyet için bir zandır.” cevabını veriyor.
O zamanki şartlarda Azınlıklarla problem yaşanıyor, şimdi ise PKK var. Hey’et-i Nasiha içinde, PKK’yı “kurtuluş ordusu” gören zevat belli bir ağırlıktadır.
Zamanında, Nasihat Heyetleri’ni Vahdettin, sarayında ağırlamış ve onlara bir konuşma yapmıştı. Tıpkı R. T. Erdoğan’ın yeni Hey’et-i Nasiha’ya yaptığı gibi!
Yarın: Yabancılar hep ’maşa’ kullandılar
0 yorum:
Yorum Gönder