Haziran'da ölmek zor!..

Sarı sıcak çizime baktıkça bir melodi bitiverir dudaklarımda: Haziranda ölmek zor.....



Aylardır bakıp dururum karşımda asılı duran çizime. İnsanın duygularını alt-üst edip yüreğinde tarifsiz fırtınalar koparıyor. Öyle bir fırtına ki, düşüncelerin dizginsiz bir okyanusun devasa dalgalarıyla kara parçasını dövmesi gibi beyninin tüm kıvrımlarında anlatılmaz bir ritimle dalgalanıp yüreğine akar.

Sevinçle dolaşırsın hayal dünyanda; kimi zaman yağmur ormanlarında sırılsıklam olmuş yüreğin, ışık saçar ormanların karanlık kuytusunda. Güneş ışınlarının yansıdığı dallar arasından çıkan bir gökkuşağına dönüşür her şey,  ellerin birleşiverir ölümsüzleşen yüreklerle.

Birçok manzara resminin, ustaca çekilmiş fotoğrafın, afişin ya da usta bir sanatçının ellerinden çıkmış bir tablonun insanın duygularını etkileyip sarmaladığını biliriz. Alberto Konda'nın Che'nin ölümsüz bakışlarını ustaca yakalayan fotoğrafı gibi..

Bizi etkileyen tarihin dönemeç noktalarının sanatın büyüsü ile yeniden üretilmesidir. Bunlardan bazıları kitaplığımızın bir köşesinde ya da çalışma masamızın üstünde durur, öylece karşılıklı bakışırız. Çünkü, onlarda sayısız duyguyu, özlemimizi, benliğimizi buluruz. Yoldaşlarımızın gülen gözlerindeki ışıltı, kararlılık, azim vardır.

Hani Nazım'ın ünlü Saman Sarısı şiirinde dediği gibi, "Sen mutluğun resmini yapabilir misin Abidin?" "1961 yazı ortalarında Küba'nın resmini yapabilir misin?" ... Abidin Dino mutluluğun resmini yapmadı, mutluluğu bir kareye sığdıramayacağını düşündü. Nazım'ı bir şiirle yanıtladı. Nazım'ın duygu yüklü özlemlerinden beslediği dizelerle.

Abidin Dino' dan elli yıl sonra Faruk Tarınç, Haziran Direnişi'nde ölümsüzleşenlerin yürek çağrısını karakalem çizimle ölümsüzleştirdi. Çizimin ölümsüzleşen karakterleri, dünyanın en şen halleriyle doldurur içinizi, aydınlatır yüreğinizi...  

Ethem'in, Ali İsmail'in, Berkin'in, Abdullah'ın, Medeni'nin, Mehmet'in, Ahmet'in, Ferit'in gülüşlerini sizin yüzünüze kazınan sıcacık bir gülümsemeye dönüştürür. Dünyaya umutla bakmanın yarattığı bir aydınlıkla ışıldatır gözlerinizi. Ethem'in güçlü kollarında, anasına götüremediği ekmek torbasını avuçlayan Berkin'in minnacık yüreğinde patlayan çocuk gülüşüne asılı kalır gözleriniz. Bu gülüşleri yaratan o küçük yüreğin hangi büyük özlemler taşıdığını duyumsarsınız. Ali İsmail'in gök yüzünü avuçlayan ellerine karşılık veren Abdullah'ın kara gözlerinde çakan şimşekler, alev topu olup hudutlarda yankılanır. Mehmet bir uzun hava tutturup sürer bedenini kavganın ortasına. Medeni kadim bir dostlukla sarılır yanındakilere, Ahmet hayallerince büyük bir neşeye tutuşur, Hasan Ferit o emekçi mahallelerin tertemiz yüzü olup haykırır kavgayı... Hepsinin ortalarında, hepsinden büyük olan Ethem, kocaman, güçlü bir çınar misali hepsine gölge olmak ister sanki, neşeli bir çınar...

Hasan Hüseyin Korkmazgil yıllar önce ölümsüz "Haziran'da ölmek zor" dizelerinde bugünü anlatır adeta. Tank paletleri altında ezilen, polis copu ile hunharca dövülen, horlanan, ötekileştirilen insanlarımızın kinini, acısını, özgürlüğe olan tutkusunu dile getirir.

sokakta tank paleti 

sokakta düdük sesi  

sarı sarı yapraklarla birlikte sanki  

dallarda insan iskeletleri 


Haziran Direnişi'nde düşenlerimizin bedenlerine sığmayan öfkesi de gururla yürümüştüTOMA'ların üzerine. Kızılay Meydanı'nı zapteden Ethem'in asi bakışları, yüreksizlerin beyninde patlayan öfkeydi. Çelimsiz bedeniyle Berkin, sakınmasızca saf tutar siper yoldaşlarıyla.

Sarı sıcak çizime baktıkça bir melodi bitiverir dudaklarımda: Haziranda ölmek zor.....

Ahmet Vural
http://alinteri.org/haziran-da-olmek-zor.html




Share on Google Plus

About admin

0 yorum:

Yorum Gönder