Tarihimizdeki İşbirlikçiler
Hey’et-i Nasiha’dan “Âkil Adamlar”a...
Yakın tarihte karşılaştığımız hainliklerin bugünle ne kadar örtüştüğünü gözler önüne sereceğiz. İlim adamlarımızın görüşlerini vereceğiz. “Âkil” dediklerinin tiynetlerini niyetlerini ortaya koyacağız. Halkımızın üzerine gidilirken, millî irade boğulurken kenara çekilmeyeceğiz! Hakikatleri gözler önüne sereceğiz...
Halkı bayraktan soğutmak istiyorlar!
Bayrağı istemeyenler ‘âkil’ seçiliyor. Siz ‘tek bayrak, tek millet, tek devlet’ten bahsediyorsunuz. O ‘tekler’in adını ısrarla koymuyorsunuz ama millet yine ‘Türk’ anlıyor. Siz ‘âkiller’ heyetini, halkı
‘Türk’ten soğutmak için kurduğunuzu anlamayacaklarını mı sanıyorsunuz!
Ak Parti Hükûmeti, muhalefet partilerinin “barış süreci”ne destek vermediklerinden sürekli şikâyetçi. “Barış süreci” dedikleri, Abdullah Öcalan’la, İmralı’da MİT Müsteşarı aracılığıyla bizzat Recep Tayyip Erdoğan’ın yürüttüğü pazarlık...
Bir “pazarlık” yürütülüyorsa, muhalefet partileri kabul etmedikleri bir pazarlığı neden desteklesinler?
Pazarlık alışveriştir. Recep T. Erdoğan ise, “Yalnız bir televizyona fit olduk: Ben ona 12 kanallı 36 ekran bir televizyon verdim, spor yapma saatlerini artırdım; o da militanlarına emir verip silâhsız sınır dışına çıkartacak!” diyerek gerçekleri saklıyor. Gerçekleri nasıl sakladığı seçtiği 63 “âkil adam”dan belli. Aşağıda, hangi zihniyettekileri seçtiğini, üstelik kendi partisini destekleyen Hasan Celal Güzel’in kaleminden vereceğiz.
Teröristle görüşme suçtur. Bunu Recep T. Erdoğan, Şemdinli’de PKK militanlarıyla 10 BDP/PKK milletvekilinin kucaklaşması üzerine bizzat kendisi söylemiş, savcılar fezleke gönderilerse TBMM’de gereğini yapacaklarını birçok defa ifade etmiştir. Şimdi ise zat-ı âlileri görüşüyorlar!
Kimileri, A. Öcalan’la görüşmeyi, iyi niyetli görüşme-kötü niyetli görüşme diye ayrıma tâbi tutarak, “Barış için görüşülürse suç teşkil etmez.” diyorlar.
CNNTürk’te, 6 Nisan 2013 günü, akşam, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun karşısına dizilip soru soran gazetecilerden Av. Taha Akyol, “Bir hukukçu olarak söylüyorum: Öcalan’la görüşme ‘barış’ için olunca suç değildir.” demiştir.
BDP/PKK milletvekilleri PKK militanlarıyla tam barış sağlamışlar, samimî kucaklaşmışlardı! Onlar da “seçimle” Meclis’e gelmişler ve “halkı” temsil ediyorlar. BDP/PKK milletvekilleri “Barış gelsin!” diyerek kucaklaşmış olamazlar mı?!
Konjonktür değişince, şartlar da değişir, bugün “Barış için!” denilen yarın suç olur, ki olacaktır!
ÂKİLLER: ELMALAR ARMUTLAR
Ak Parti yönetimi muhalefet partilerini “suç”a dâhil edemeyince, güya halka giderek muhalefet partilerini kuşatmak istemiştir.
“Âkil Adamlar” deyip topladıkları, “elmalar armutlar”ı bir araya getirerek halkı aydınlatacaklar, halka huzur ve barış getirdiklerini söyleyecekler ve muhalefeti konuşamayacak duruma getirecekler!
Toplama âkiller, elmalar armutlar, tam bir birine benzemezler! Birinci bölümde ne olduklarını anlattım. Ama bir de Ak Parti’yi destekleyen ve hanımı Ak Parti milletvekili olan Hasan Celal Güzel’in yazdıklarına bir bakalım... Gerçekten, halkın ortak paydaları mı “Âkil Adamlar”?
“Evvela, bendenizi ‘âkil’ kabul etmeyip ‘Âkil İnsanlar Heyeti’ne dahil etmeyenlere en samimi teşekkürlerimi sunuyorum. Heyetteki bazı isimleri görünce ’âkil sayılmadığım için’Allah’a hamd ettim ve isimler arasındaki birkaç ‘âkil’ ve ‘âkile’ dostum için üzüldüm. Daha önce de yazdığım gibi, açıklanan listedeki isimlerin çoğunluğu, kerameti kendinden menkul şeyhlere benziyorlar. Ne yazık ki bu âkil ve âkileler, özellikle medya tarafından tezgahlanan ve belirli hususiyetleri olan kişiler... Şöyle ki:
1. Çoğunluğu Kürtçü ve PKK destekçisi.
2. Eski Marksist, yeni liberaller önemli bir grup oluşturuyor.
3. İslâmî çevrelerden alınanların çoğu PKK ile uzlaşma taraftarı.
4. Meslek kuruluşlarının ve sendikaların temsilcileri var.
5. Konu hakkında hiçbir bilgisi ve ilgisi olmayan ‘vitrin süsü’ mahiyetinde sanatçı isimleri bulunuyor.”
ÂKİLLERİN ZİHNİYETLERİ
Bu insanların çokluğunun neleri savunduğunu da sıralamış Hasan Celal Güzel:
“Türkiye’yi 29 özerk bölgeye ayırmak,
Türk bayrağı yerine Türkiye ve devlet bayrağı demek,
Yerel yönetimler hangi dili konuşanlarca kazanılmışsa, o dili resmi dil yapmak,
Ülkeyi Türk-Kürt diye bölmek vs.” (Hasan Celal Güzel, “Âkil İnsanlar Heyeti”, Sabah, 4 Nisan 2012)
Hasan Celal Güzel, “Eski Marksist, yeni liberaller önemli bir grup oluşturuyor” diyor. Sadece, PKK’nın yayın organı gibi çıkan Taraf gazetesini yöneten dâhil, o gazetede yazan beş kişi “âkil” diye heyete alınmış. Bu eski Marxistler, inançlı insanlar mı? İçlerinde inançsız olduklarını açık açık söyleyenler var mı? Var... Türkiye’nin kaçta kaçı Müslüman ve kaçta kaçı inançsız? Orana vurduğunuzda “barış elçisi” diye halkın içine göndereceğiniz eski Marxistlerin aslında birer, “dinamit” olduklarını düşünmüyor musunuz? Onları neden tercih ettiniz? İsteseydiniz, her bölgede, meşrebinize uygun etkili kanaat önderleri bulabilirdiniz! Neden tercih etmediniz? Bunu ciddî ciddî düşünmek gerekir.
Defaatle yazdığım gibi, H. C. Güzel de belirtiyor, Türk bayrağının değiştirilip Türkiye veya devlet bayrağı denmesini isteyen hanımı halkın karşısına nasıl çıkartacaksınız? Kadın bayrağı istemiyor, siz “tek bayrak, tek millet, tek devlet”ten bahsediyorsunuz. Gerçi o “tekler”in adını koymuyorsunuz ama millet yine “Türk” anlıyor. Sizin, heyetleri, halkı “Türk”ten soğutmak için kurduğunuz, hiç bir te’vile meydan vermeyecek şekilde belirgin!..
Damat Ferid Öcalan ve AK Parti
Akil Adamlar’ın teşkilinin, tıpkı Millî Mücadele başlangıcında, işgalcilere destek için kurulan Hey’et-i Nasihalara benzediğini çok kişi yazdı. Bu heyetin nasıl kurulduğunu anlatmaya devam ediyoruz:
Şehirlerin yönetimi ve vilâyetlerde yapılacak ıslahatın uygulanmasıyla ilgili olarak 31 Mart 1919’da Sadaret’te bir toplantı yapılır. Aynı günlerde Sadrazam Damat Ferid Paşa, şehzadeler başkanlığında vilâyetlere, mülkiye, ilmiye ve askeriyeden seçilecek kişilerden oluşacak birer heyet-i fevkalâde gönderilmesi fikrini kabul eder. Sadrazama göre heyetler, “hukuk-u mukaddese-i devlet ve milletin sıyânetine çalışılacağı” hakkında halka, padişah adına teminat vereceklerdir. (Galip Kemali Söylemezoğlu, Başımıza Gelenler, 1939’dan Doç. Dr. Mevlüt Çelebi, Heyet-i Nasîha: Anadolu ve Rumeli Nasihat Heyetleri, 1992)
***
Görüyorsunuz... İstanbul işgal edilmiş, hükûmet halkı yatıştırmak için nasihat heyetleri çıkartıyor. Şimdi yapılan ne? Âkil adamları, PKK dalkavukluğu için halkı ikna etmeye göndermek değil mi? Ne farkı var?!
Sicili bozuk Damat Ferid Paşa, 5 Nisan 1919’da İngilizlerin İstanbul’daki temsilcisi Webb’i ziyaret ediyor, Anadolu ve sair yerlerdeki huzursuzluğa son vermek üzere, kuvvetli bir merkezî hükümet komitesi kurulacağını, sonra da söz konusu heyetlerden iki tane gönderileceğini ve bunların hükümet adına tam yürütme yetkilerine sahip bulunacaklarını açıklıyor.
Damat Ferid açıkça söylüyor: “Emriniz yerine getiriliyor, efendim!”
Abdullah Öcalan ne demişti: “Âkil adamlar toplansın, bizi Anadolu’ya anlatsın!” Ak Parti yönetimi dediklerini yapmadı mı?
Damat Ferid ayrıca, nasihat heyetlerine İngiliz subaylarının da katılmasını istiyor Webb’den! Webb ise “buna imkân olmadığını” belirterek başka bir teklif getiriyor:
“Bununla birlikte, İngiliz denetim subaylarının komisyonlara yerel şartlar ve şikâyetler konusunda bilgi vererek yardımcı olmalarının buyrulmasını rica edeceğim.” (Sina Aksin, İstanbul Hükümetleri ve Millî Mücadele, 1983’ten, Doç. Dr. Çelebi, a.g.e.)
Şimdi aynı şeyi PKK’lılar yapmıyorlar mı?!
Bu gelişmeler İstanbul basınında nasıl yer alıyor? Onu yarına bırakalım.
Yarın: ‘Türk’süz Türkiye’ için ABD ve Avrupa’dan icazet alındı
Yakın tarihte karşılaştığımız hainliklerin bugünle ne kadar örtüştüğünü gözler önüne sereceğiz. İlim adamlarımızın görüşlerini vereceğiz. “Âkil” dediklerinin tiynetlerini niyetlerini ortaya koyacağız. Halkımızın üzerine gidilirken, millî irade boğulurken kenara çekilmeyeceğiz! Hakikatleri gözler önüne sereceğiz...
Halkı bayraktan soğutmak istiyorlar!
Bayrağı istemeyenler ‘âkil’ seçiliyor. Siz ‘tek bayrak, tek millet, tek devlet’ten bahsediyorsunuz. O ‘tekler’in adını ısrarla koymuyorsunuz ama millet yine ‘Türk’ anlıyor. Siz ‘âkiller’ heyetini, halkı
‘Türk’ten soğutmak için kurduğunuzu anlamayacaklarını mı sanıyorsunuz!
Ak Parti Hükûmeti, muhalefet partilerinin “barış süreci”ne destek vermediklerinden sürekli şikâyetçi. “Barış süreci” dedikleri, Abdullah Öcalan’la, İmralı’da MİT Müsteşarı aracılığıyla bizzat Recep Tayyip Erdoğan’ın yürüttüğü pazarlık...
Bir “pazarlık” yürütülüyorsa, muhalefet partileri kabul etmedikleri bir pazarlığı neden desteklesinler?
Pazarlık alışveriştir. Recep T. Erdoğan ise, “Yalnız bir televizyona fit olduk: Ben ona 12 kanallı 36 ekran bir televizyon verdim, spor yapma saatlerini artırdım; o da militanlarına emir verip silâhsız sınır dışına çıkartacak!” diyerek gerçekleri saklıyor. Gerçekleri nasıl sakladığı seçtiği 63 “âkil adam”dan belli. Aşağıda, hangi zihniyettekileri seçtiğini, üstelik kendi partisini destekleyen Hasan Celal Güzel’in kaleminden vereceğiz.
Teröristle görüşme suçtur. Bunu Recep T. Erdoğan, Şemdinli’de PKK militanlarıyla 10 BDP/PKK milletvekilinin kucaklaşması üzerine bizzat kendisi söylemiş, savcılar fezleke gönderilerse TBMM’de gereğini yapacaklarını birçok defa ifade etmiştir. Şimdi ise zat-ı âlileri görüşüyorlar!
Kimileri, A. Öcalan’la görüşmeyi, iyi niyetli görüşme-kötü niyetli görüşme diye ayrıma tâbi tutarak, “Barış için görüşülürse suç teşkil etmez.” diyorlar.
CNNTürk’te, 6 Nisan 2013 günü, akşam, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun karşısına dizilip soru soran gazetecilerden Av. Taha Akyol, “Bir hukukçu olarak söylüyorum: Öcalan’la görüşme ‘barış’ için olunca suç değildir.” demiştir.
BDP/PKK milletvekilleri PKK militanlarıyla tam barış sağlamışlar, samimî kucaklaşmışlardı! Onlar da “seçimle” Meclis’e gelmişler ve “halkı” temsil ediyorlar. BDP/PKK milletvekilleri “Barış gelsin!” diyerek kucaklaşmış olamazlar mı?!
Konjonktür değişince, şartlar da değişir, bugün “Barış için!” denilen yarın suç olur, ki olacaktır!
ÂKİLLER: ELMALAR ARMUTLAR
Ak Parti yönetimi muhalefet partilerini “suç”a dâhil edemeyince, güya halka giderek muhalefet partilerini kuşatmak istemiştir.
“Âkil Adamlar” deyip topladıkları, “elmalar armutlar”ı bir araya getirerek halkı aydınlatacaklar, halka huzur ve barış getirdiklerini söyleyecekler ve muhalefeti konuşamayacak duruma getirecekler!
Toplama âkiller, elmalar armutlar, tam bir birine benzemezler! Birinci bölümde ne olduklarını anlattım. Ama bir de Ak Parti’yi destekleyen ve hanımı Ak Parti milletvekili olan Hasan Celal Güzel’in yazdıklarına bir bakalım... Gerçekten, halkın ortak paydaları mı “Âkil Adamlar”?
“Evvela, bendenizi ‘âkil’ kabul etmeyip ‘Âkil İnsanlar Heyeti’ne dahil etmeyenlere en samimi teşekkürlerimi sunuyorum. Heyetteki bazı isimleri görünce ’âkil sayılmadığım için’Allah’a hamd ettim ve isimler arasındaki birkaç ‘âkil’ ve ‘âkile’ dostum için üzüldüm. Daha önce de yazdığım gibi, açıklanan listedeki isimlerin çoğunluğu, kerameti kendinden menkul şeyhlere benziyorlar. Ne yazık ki bu âkil ve âkileler, özellikle medya tarafından tezgahlanan ve belirli hususiyetleri olan kişiler... Şöyle ki:
1. Çoğunluğu Kürtçü ve PKK destekçisi.
2. Eski Marksist, yeni liberaller önemli bir grup oluşturuyor.
3. İslâmî çevrelerden alınanların çoğu PKK ile uzlaşma taraftarı.
4. Meslek kuruluşlarının ve sendikaların temsilcileri var.
5. Konu hakkında hiçbir bilgisi ve ilgisi olmayan ‘vitrin süsü’ mahiyetinde sanatçı isimleri bulunuyor.”
ÂKİLLERİN ZİHNİYETLERİ
Bu insanların çokluğunun neleri savunduğunu da sıralamış Hasan Celal Güzel:
“Türkiye’yi 29 özerk bölgeye ayırmak,
Türk bayrağı yerine Türkiye ve devlet bayrağı demek,
Yerel yönetimler hangi dili konuşanlarca kazanılmışsa, o dili resmi dil yapmak,
Ülkeyi Türk-Kürt diye bölmek vs.” (Hasan Celal Güzel, “Âkil İnsanlar Heyeti”, Sabah, 4 Nisan 2012)
Hasan Celal Güzel, “Eski Marksist, yeni liberaller önemli bir grup oluşturuyor” diyor. Sadece, PKK’nın yayın organı gibi çıkan Taraf gazetesini yöneten dâhil, o gazetede yazan beş kişi “âkil” diye heyete alınmış. Bu eski Marxistler, inançlı insanlar mı? İçlerinde inançsız olduklarını açık açık söyleyenler var mı? Var... Türkiye’nin kaçta kaçı Müslüman ve kaçta kaçı inançsız? Orana vurduğunuzda “barış elçisi” diye halkın içine göndereceğiniz eski Marxistlerin aslında birer, “dinamit” olduklarını düşünmüyor musunuz? Onları neden tercih ettiniz? İsteseydiniz, her bölgede, meşrebinize uygun etkili kanaat önderleri bulabilirdiniz! Neden tercih etmediniz? Bunu ciddî ciddî düşünmek gerekir.
Defaatle yazdığım gibi, H. C. Güzel de belirtiyor, Türk bayrağının değiştirilip Türkiye veya devlet bayrağı denmesini isteyen hanımı halkın karşısına nasıl çıkartacaksınız? Kadın bayrağı istemiyor, siz “tek bayrak, tek millet, tek devlet”ten bahsediyorsunuz. Gerçi o “tekler”in adını koymuyorsunuz ama millet yine “Türk” anlıyor. Sizin, heyetleri, halkı “Türk”ten soğutmak için kurduğunuz, hiç bir te’vile meydan vermeyecek şekilde belirgin!..
Damat Ferid Öcalan ve AK Parti
Akil Adamlar’ın teşkilinin, tıpkı Millî Mücadele başlangıcında, işgalcilere destek için kurulan Hey’et-i Nasihalara benzediğini çok kişi yazdı. Bu heyetin nasıl kurulduğunu anlatmaya devam ediyoruz:
Şehirlerin yönetimi ve vilâyetlerde yapılacak ıslahatın uygulanmasıyla ilgili olarak 31 Mart 1919’da Sadaret’te bir toplantı yapılır. Aynı günlerde Sadrazam Damat Ferid Paşa, şehzadeler başkanlığında vilâyetlere, mülkiye, ilmiye ve askeriyeden seçilecek kişilerden oluşacak birer heyet-i fevkalâde gönderilmesi fikrini kabul eder. Sadrazama göre heyetler, “hukuk-u mukaddese-i devlet ve milletin sıyânetine çalışılacağı” hakkında halka, padişah adına teminat vereceklerdir. (Galip Kemali Söylemezoğlu, Başımıza Gelenler, 1939’dan Doç. Dr. Mevlüt Çelebi, Heyet-i Nasîha: Anadolu ve Rumeli Nasihat Heyetleri, 1992)
***
Görüyorsunuz... İstanbul işgal edilmiş, hükûmet halkı yatıştırmak için nasihat heyetleri çıkartıyor. Şimdi yapılan ne? Âkil adamları, PKK dalkavukluğu için halkı ikna etmeye göndermek değil mi? Ne farkı var?!
Sicili bozuk Damat Ferid Paşa, 5 Nisan 1919’da İngilizlerin İstanbul’daki temsilcisi Webb’i ziyaret ediyor, Anadolu ve sair yerlerdeki huzursuzluğa son vermek üzere, kuvvetli bir merkezî hükümet komitesi kurulacağını, sonra da söz konusu heyetlerden iki tane gönderileceğini ve bunların hükümet adına tam yürütme yetkilerine sahip bulunacaklarını açıklıyor.
Damat Ferid açıkça söylüyor: “Emriniz yerine getiriliyor, efendim!”
Abdullah Öcalan ne demişti: “Âkil adamlar toplansın, bizi Anadolu’ya anlatsın!” Ak Parti yönetimi dediklerini yapmadı mı?
Damat Ferid ayrıca, nasihat heyetlerine İngiliz subaylarının da katılmasını istiyor Webb’den! Webb ise “buna imkân olmadığını” belirterek başka bir teklif getiriyor:
“Bununla birlikte, İngiliz denetim subaylarının komisyonlara yerel şartlar ve şikâyetler konusunda bilgi vererek yardımcı olmalarının buyrulmasını rica edeceğim.” (Sina Aksin, İstanbul Hükümetleri ve Millî Mücadele, 1983’ten, Doç. Dr. Çelebi, a.g.e.)
Şimdi aynı şeyi PKK’lılar yapmıyorlar mı?!
Bu gelişmeler İstanbul basınında nasıl yer alıyor? Onu yarına bırakalım.
Yarın: ‘Türk’süz Türkiye’ için ABD ve Avrupa’dan icazet alındı
0 yorum:
Yorum Gönder